"İhtiyarladım artık.. Eskisi gibi gücüm yok. Gene erken açıyorum tükanı. Onda değişen bir şey yok. Evvelden, gençken kalma mecburiyetim olduğu için ustam gelmeden hazır olurdum kapı önünde. Şimdiyse, azalan gece uykum yüzünden erkenciyim.
Gerçi gelsem de giremiyorum içeri. Ustanın oğlu alarım taktırmış. Bir kıraathanede ne çalınacaksa artık. Açıp kapamayı beceremediğimden, ötenin sabahçı kahvesinde haytanın gelmesini bekliyorum.
Senelerdir yaptığım iş belli. Evvela, sandalyeleri indiriyorum. Eskiden 5 dakikamı almazdı.. Ama şimdi kemiklerimdeki sızı çok fena evlad.. Yarım saate anca indiriyorum iskemleleri. Çuhaları serip kültablalarını yerleştirdim diyene kadar saat 7 oluyor. Çayın suyu da kaynamış oluyor. Ama ben öğlene kadar çay içmem. Ihlamur iyi geliyor boğazlarıma. Ufak demliğe bastırıveriyorum yaprakları. Tek şeker atıyorum senelerdir. Hekimlere göre o bile fazla imiş aslında bu yaşıma göre ama ne yapayım? Alışkanlık işte. Yoğurdu bile şekersiz yiyemiyorum. Hep rahmetli babanemin huyları bunlar..
Tahta zemini sulayım süpürdüm diye kadar saat oluyor. Zaten müdavimler de o zaman gelmeye başlıyor. Tükana giriş sıraları hala aynı. Senelerdir. Bir ara haciz geldi ustaya. Kapattı kıraathaneyi epey bir zaman. Neyse ki, o yaz benim oğlan ameliyat olmuşu bademciklerinden de koşturmaktan bir şey anlayamamıştım. Akabinde Afyon'daki Kaplıcalara gittik maaile de, anca dönünce boşta kaldım biraz. Usta borcu ödeyip tükanı tekrar açınca müdavimler gene dizildiler ip gibi. Birkaç eksik olsa da şenlenmeye mani bir vaziyet olmadı. İskemleler doldu, okey taşları çıkırdadı. Niğde Gazozları ısmarlandı.
Şu ara da, günlük hesap defterinin yanında bu müsveddeleri karalar oldum. Senelerdir muhabbet ettiğim yarenler kışın zoraki gelir oldular. Çoğu aynı benim gibi ihtiyar. Yolda kayıp düşmekten korkuyorlar. Yazın desen, memleket havası diye bir gidiyorlar, 3 aydan önce dönene aşk olsun. Gençlerle de konuşacak bir şey yok. Gazeteler bulmacaların karesini de azalttı aksi gibi. Ne yapayım ben ya? Aklıma gelenleri yazayım bari dedim. Giren çıkanı, gelmeyip kayıplara karışanları, gelse de gitmese dediklerimi bir bir yazar oldum. Hafızamı tazeler oldum. İyi oldum..
Böyle yazarken dalıp dalıp gitmesem bir de iyi olacak da işte ihtyarlık.. İki dakka dalmaya gelmiyor. Berberin velet kolasının parasını ödemeden sıvıştı işte. Neyse..
Ali Osman Özgenç
3 Teşrinievvel 995"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder